Blog henüz çok yeni. Önce bir şeyler hazırlayalım sonra yayınlayalım şeklinde bir düşüncemiz olmadı.
Amaç bu değildi zaten. Blog’tan siteye, siteden dergiye giden sürecin ilk adımı olsun istedik. Haliyle blog “ben de varım” demenin bir aracı olsun istedik. Bir çeşit “pano”.
Öncelikle çalıntı’yı tekrardan yayımlamanın bir anlamı var mı ? Bunu tartışalım istiyoruz; çünkü zaman zaman bu yönde yoğun bir istekle karşı karşıya kalıyoruz.
Bundan önce birkaç kez derginin tekrar yayımlanması konusunda önemli adımlar atılmıştı. En son 2 sene önce sevgili Metin Demirhan ve Taner Ay’la derginin çıkış planlarını yapmış ve içerik düzenlemelerine başlamıştık. Tam bu aşamada Metin’i kaybetmemiz hepimiz için bir “çöküş” oldu. Bu acı her şeyin önüne geçti; darmadağınık olduk. Bir anda her şey “önemsizleşti”, dolayısıyla Çalıntı tekrardan mevsimlik uykusuna döndü.
Aradan geçen bu zaman sonrasında, bir grup arkadaşın bu konudaki ısrarlı istekleri sonucunda tekrardan bir “uyanma” durumuyla karşı karşıyayız.
Aradan geçen 17 yılı çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Türkiye çok hızlı bir değişim yaşıyor.
Müzik, sinema, edebiyat ve tabiî ki hayat bugün çok farklı bir yerde. Kafalarımız şimdi daha da karışık.
Her şeyiyle tartışalım, sürece birlikte karar verelim istiyoruz.
Bu sebeple;
Çalıntı’nın tekrardan yayınlanmasını istiyor muyuz?
İstiyorsak ne yapılabilir, bugünkü çalıntı nasıl olmalıdır?
Her çalıntı okurunun aynı zamanda birer çalıntı yazarı, çalışanı olduğundan yola çıkarak bütün bu eleştiri, öneri ve bakışların içini doldurmak adına çalıntıya ne tür bir katkıda bulunabilirsin?
Çalıntımecmua blog, bu düşünceleri yaklaşımları tartıştığımız bir platform olsun istiyoruz. Bunu yaparken, haber, yazı ve çevirilerimizle de pano’yu işlemeye başlayalım.
Çalıntımecmua blog bugünden itibaren kendini bu yeni duruma açıyor.
Şu anki haliyle “bomboş”.
“Doldurmak” hepimize düşüyor.
İlk adım blog izleyeni olmak.
Çalıntı gürültü yapmaya hazırlanıyor, gürültü yapmaya var mısın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder